30 Haziran 2013 Pazar

Show Time, Nuest Time!!

Heyecandan ve sevinçten ellerimin titremesine engel olabilirsem yazacağım Nuest ile geçirdiğimiz bir kaç güzel saati. Ama ben de organizasyon sırasına göre gideyim.

İçeriye girdiğimizde bize "I love Kpop" yazılı bileklikler ve üzerinde Beast resmi olan bir yelpaze verdiler. Ona bile sevindim ha. Salona girdiğimizde -saat 11 gibi- bizi standlar karşıladı. Koşarak Lee Minho standına gittim ve oyumu "şaaak" diye veriverdim. Helali hoş olsun, kesinlikle en güzel standdı. Standda bizi Lee Minho mankeni karşıladı daha ne olsun! Tabii SHINee World, Cnblue ve Nuest standlarını da fazla fazla beğendim. Özellikle CNBlue albümleri..


Gel gelelim ses yarışmasına. Geçen yılı izlemiş biri olarak bu yılın yarışmacılarını daha çok beğendim. Birinci olan Maria ile ilgili olaylar olmuş vs lakin ben hak ettiğini düşünüyorum. Yarışmacılardan "Time To Love" söyleyen grup dışında genelini beğendim aslında ben direk dans yarışmasına geçmek istiyorum! Hahaha! Bir de biz ses yarışmasını izlerken Nuest standları dolaşmış eğlenmişler baya ama ben kıskanmadım tabii ki... Yani(!)
Dans yarışması... Ama tabii iki yarışma arasında geçen o süre var bir de. Lee Minho standının çekilişi vardı ve yüz yılın şanssızı ben Lee Minho'lu not kartları kazandım. Tekrar teşekkür ederim kendilerine. ^___^ Bu aradaki süreden bahsetmişken yarışmanın 1 saat geç başladığını belirteyim. Çok sinir oldum çünkü. Hehehe.


Şimdii... Efendim, her neyse oldu bitti geldik oturduk koltuğumuza yarışmayı izlemeye! Biraz sonra Nuest! Salonda alkış kıyamet çığlıklar gırla!! Tabii üyelerimiz de şekerlik overload, nasıl tepkiler veriyorlar! Hele ki Ren ve JR girişte kopardı. Bir de bunlar jüri koltuğu diye benim iki sıra önüme oturmasınlar mı?! Yakından spazm, biasım Minhyun %250 görüş alanımda, arkadan ama olsun! Grup üyeleri oturduktan sonra çığlık bitmeyince yeniden kalkıp arkalarını döndüler! Aron'la göz göze! Bu sırada gayet edepsiz bir hareket yapıp kendisine öpücük yolladım ve KARŞILIĞINDA GÖZ KIRPTI!! Gerçi yanımda duran ablam üzerine alındı ama o wink benimdi!!

Başlasın yarışma! Yarışmacılar hakkında ben yorum yapmayayım, Nuest yaptı zaten. Ben olayları anlatayım. Madde madde!
-Oğlanlar neşe yumağıydı. Aron soğukmuş falan hikaye.
-Yarışmacı kızlar minilerle seksi danslar yaptıkça Nuest oğlanları bir açılıp saçıldılar yorumlarında da bunu belli ettiler. Bir yarışmacı favorisinin Ren olduğunu söyleyince Minhyun kıskandım dedi. ((benim favorimsin yeter sana sdhfhsj))
Bütün akşam Minhyun'u kestiğim için biraz ona geleyim. 
-Minhyun yarışmacıların dans ettiği neredeyse tüm şarkıları ezbere biliyordu. Sürekli eşlik etti hatta elleriyle kareografiye bile girdi.
-Bir ara etrafımdaki 3-5 sırayı organize ettim "Minhyun" diye bağırdık ve bizim tarafa dönüp el salladı! Tabii ilk iki yapışımızda takmamıştı ama.. Biasıma her türlü ayrımcılığı yaparım. Haha! Öldüğüm andı! 
-Ve bence bomba olan şey "Minhyun kalp Ren" bütün akşam fısıldaştılar, gülüştüler.
Sahneyi bırakıp onları izledim, pişman değilim!
-Son olarak, Minhyun şarkıcı olmasa kesin fanboy olurmuş!
Minhyun'dan genele dönersem;
-JR başta olmak üzere tüm üyelerin GD fanboyu olduğunu gördük. GD şarkısı çalınca JR ayağa kalkıp coştu. Tabii biz de! 
-GD'nin yanı sıra Rain için de aynı şeydi özellikle Minhyun bu kez, çok özel bir tempo tuttu! Eller, ayaklar, kafa..
-Bap-One Shot çıktığında üyeler el hareketleriyle karegrafiye eşlik ettiler. Eh, biz de. 
-Ren, tribünden ilgi gördükçe coştu. Kalp göndermeler, dudak büzmeler… Ah ah.
Unutmadan, B.a.p, Exo ve Nues şarkılarında art arda dans eden –ve birinci olan- arkadaşın favorisinin B.a.p olduğunu öğrenince verdikleri tepkiler mükemmel ötesiydi. Minhyun “Nuest’i de sevin lütfen.” Dedi!
-dead-

Bunlar olurken benim çene kasları felç haliyle..

Bir de üyelerin diğer gruplardan “sunbea” diye bahsederken Hyuna’ya “Hyuna-sshi” demeleri ve onun şarkılarında kopup coşmaları hiç kaçmadı gözümden, öldürür o hareketler!

İşte sonra bir de mini konseeer….. deliririm! Delirirsin!! Bir kere canlı söylemeleri çok güzel hareketti. Hiç sevmem playback. Haha. Gayet de güzel söylediler, şimdi laf yok. JR’ın rapini daha bir çok sevdim böylece. Performans sırasında Ren’in mikrofonu bozulup durdu ya ona bile fangirllük yapıp çıldırdık ya! O kadar çok bağırdım ve bağırdık ki! En çok Face’te koptu salon, zaten çoğu kişinin bildiği tek şarkı oydu sanırım. Tabi performans sırasında üyelerin hayranların elini tutmaları,saçma sapan gülmeleri ve Ren’in mikrofonla imtihanının da etkisi vardı. Bir ara öndeki hayranlara özenip ben de öne gitmeyi planladım, ama pek gidilecek gibi değildi. Tam ümidi kesip dönecekken sahnenin yanını fark ettim ve yardırdım. Minhyun ve Aron’la elimi uzatsam dokunacak kadar yakın oldum bir ara ama bu kez yapmadım edepsizlik!! Hahaha. O sırada Aron ön sıradaki hayranlara şebeklik yapıyordu. Ren bir ara hafiften geriye hayranların üzerine uzandı OMG’luk bir hareketti bana denk gelmese de! Şarkı aralarında Aron’un İngilizce konuşmaları çok çok hoşuma gitti, her hareketiyle ayrı kuğul çocuk.

Bu arasa Minoz Turkey standının birinci olduğunu öğrendim. Tebrik edeyim tekrardan, hak ediyorlardı!

Bazı fanlar kadar şanslı olmasam da çıkışlarından önceden beri sevdiğim, takip ettiğim bir grubu yakından gördüm, canlı canlı izledim ya.. Delirticiydi! Hem ortam güzeldi, fazla fazla eğlendim. Bu kadarı yeterdi bana, ne diyeyim. Yazıya da bu kadarı yeter sanırım. Hehe…


28 Mayıs 2013 Salı

Bu Sabah Dünya Bana İyi Davranıyor!

         28 Mayıs, 2013. Bugünü yazabileceğim her yere yazmalıyım. 5 yıllık fangörllük hayatımda art arda bu kadar güzel, muhteşem, öldürücü haberler almamıştım ben! Sanki bu sabah Kore medyası bana çalışmıştı. Abartısız. Olaylar, olaylar olaylar!

Şok1 ;; RAIN, CUBE’DE!! 


Haberi duyduğumdaki halim ;;  Böylee. + Böyle!

Şimdi burada Cube şirketinin en büyük sanatçısından, traineelerina kadar olan aşkımdan bahsetmiyorum bile. Bir de haberin içinde iki tane mutluluktan öldürücü haber gizli! Rain askerden sonra dönüş yapacak bir de üstüne Cube’le yapacak. İşte ben burada “Force of Başganım.” diyorum. Başka da hiçbir şey diyemiyorum! Geleceğin Rain’i bizdeydi zaten, orijinali de bizde oldu. Rahatladık ailecek vallahi. Ayrıca Noh jihoon’un da en büyük hayali böylece gerçekleşmiş oldu. Hong baba bir güzellik yapar artık ona da. Bu habere Jihoon’dan sonra en çok sevinen kişiler ;; BEN!! Gikwang, Changsub ve Jihyun olsa gerek.

Şu an tek derdim ben o albümü,dönüşü nasıl bekleyeceğim?! Ha bir de G.na ve Rain’i şiplemeden nasıl duracağım var.

Şok2 ;; BEAST IS BAAAAACCKKK!!! 


Açılın, yine Hong başkanıma olan aşkımı kusacağım. BAŞGANIIIMMMM!!! Adam caz yapmıyor ya, çok net. Ayın 27’sinde haber yapıyor 29’unda şarkı yayınlayacağız diye. Hemen öbür gün fotoğrafı yolluyor. Aylar önceden haber edip beklerken kanser etmeye hiç gerek yok. Yarın da muhteşem şarkımızı dinleyeceğiz, çok temiz iş. Büyüksün başkanım.

Şok3 ;; NOH JI HOON MÜZİKALİ!! 


Kusura bakmayın, yine Cube’den gireceğim. Sdfgfghhgj. Bu şirkete aşık olmakla nasıl bir karar verdiğimi görün istiyorum!!!! Aslında bu haberi en büyük şok olarak da yazabilirdim. Zira aylardır yüzünü göstermeyen oğlanın öldüğünü düşünmeye başlamıştım. Neyse ki arada nefes aldığını belirten tivitler atıyordu. Şimdi ise olayın büyüğünü patlattı Elizabeth müzikalinde oynayacakmış ya bizim oğlan. Oynasın, görelim, izleyelim, fangörl krizlerine girelim ne gelirse artık.


Ve.. Ve… ve.. Son şok ama büyük şok ;; WON BIN FİLM ÇEKİYOR- muşşşşş……… 


Bu haberi duyduğumda nasıldım peki?!


Aslında anladığım kadarıyla ortada kesinleşmiş, imzaların atıldığı bir proje yok. Ama olanlar çok çoktan olmuş. Won Bin, yönetmen Lee Chang Dong’la gizli birkaç kez buluşmuş. E, bundan bir aşk skandalı çıkaramayacaklarına göre… Bu yönetmenin yeni projesinde Won Bin’in yer alacağını söylüyorlar. Ve ben bu netizen denen yaratıkların söylediği bir şeyin gerçekleşmediğini görmedim. O yüzden şimdiden sevinebilirim. Hatta coşabilirim. Sakıncası yok. Adam ressssmeeen geliyor!!!!!!!!

Immm… Düşüneyim, düşüneyim. Bu sabah başka öldürücü darbe almadım sanırım. Haha! Ben sevinmeye devam edeyim. Görüşmek üzere! :3

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Görmedik demeyelim ;; EXID & Rania !


Ayrlardır yazı yazmadığım, zaten okuyanın da olmadığı bir bloğum olduğu aklıma geldi. E, gelmişken Rania ve EXID ile geçirdiğimiz bu günü yazayım dedim.

Anlatmaya başlamadan şunu söyleyeyim ki ben hayatımda böyle tükürdüğümü yalamadım.

Kızların Türkiye’ye geleceği haberi yayıldığından beri sağda solda sevinenleri, hele ki tanımadıkları halde sevinenleri görünce deli oluyordum. “Ya hu size ne?!” modumda dolanıyordum. Ama neymiiiş? O laflar bir güzel yenirmiş.

Her zamanki gibi bir öğlen üstü okula gitmeye hazırlanırken ablamın 4-6 arası Gaya’da fan meeting olduğunu söylemesiyle başladı. “Ulan.” dedim. “İstanbul’dan idol gruplar geçti de görmedik demeyelim.” Bu düşünce ile Rania’nın büyük hayranı olan kankam Elif’i taktım koluma, Taksim yoluna. O Rania için bense EXID, daha doğrusu sadece LE’ciğimi görebilmek için.

Pek isteksiz gittiğim günün sonunda “EXID…” diye dolanıyordum ya, neyse.



 Saat 4’te başlayan fan meetinge önce Rania geldi. Kızlar içeri girer girmez bende şok etkisi başladı zaten. Bir kere normal ünlülerin, TV’de güzel yakından çirkin olması gerekmez mi? Rania, MV’lerinde beğenmediğim taş kızlarla dolu! Hele ki Di, muhteşem ötesiydi! Tae da, o kafam kadar lensleri takmadığında gayet doğal ve güzel görünüyormuş demek ki.

Rania’nın imza kısmı ise benim için tam rezillikti! İmzalanmak için dağıtılan orijinal fan havlularından bana kalmamıştı ve ablamın imzalattığı havlunun arka yüzünü kullanmak zorunda kaldım! Neyse, en azından zekice buldular da yırttım. İmzamı alırken Di’ye gruptaki biasım olduğunu da bildirmiş bulundum. Rania kızları beklediğimden, bildiğimden daha güzellerdi ve fazlasıyla sevimli! 


Gel, gelelim EXID’ye! “İ – eks- ay – di” böyle okunduğunu da öğrenmiş bulundum. Öncelikle EXID kızlarının dış görünüşlerini daha çok beğendiğimi söyleyeyim. Kızların özellikle elleri,bacakları ve saçları harikaydı! Ayrıcaaaaa, You’ve got some nerve şarkısındaki rapiyle ağzımın payını veren “Sen misin bana hayran olmayan?!” diyen LE, bugün de sevimliliği güzelliği ve sıcaklığıyla yapıştırdı bana. Zaten, grubun tanıyıp sevdiğim tek üyesi LE’ydi. Ama diğer üyelere birer özür borçluyum. Onları da daha önceden tanımadığım için. Hele ki Solji! Bir arkadaşın isteği üzerine kısa bir bölüm söyledi de şarkısından! Canlı sesi muhteşemdi, hayatta beklemezdim böylesini bir çaylak gruptan. Ah, bendeki önyargı ne olacak… LE’de rapinden canlı bir kısım söyledi! Tanrım bu kız mükemelin de ötesi! Zaten LE’ye olan özel ilgimi sürekli belli ettim. İmza alırken spazmlara girmeler, elimi sıkması ve sarılmalar.. Az da Korecem olsaydı, ah!

EXID demişken Hyerin’den özellikle bahsetmek istiyorum. O nasıl bir sempatiklikti?! Kız bizden daha mutlu görünüyordu resmen. High Five!! Bana kalırsa, bütün salon aşık olduk kıza. Bir diğer aşık olnası şey ise LE’nin beresiydi!

Bir de EXID’nin soru – cevap kısmı benim en eğlendiğim kısımdı. Yerde oturmamız hariç. Haha. Canlı seslerini de burada duyduk zaten. En güzeli de bir arkadaşın Junhyung’la başlayan sorusunda LE’nin kızarıp salonun kahkaha atmasıydı. Eherrm.. Shiple oradan bir Rapper couple, hemen! Soru sormak için LE’nin beni seçmesi de cabası! Heyecandan soramadım ki.. Rania’ya soracağımda da Di beni seçmişti. Haha! Biaslarım –kalp- ben…

Öyle.. Sonunu nasıl bağlayayım bilemedim. Ama gelmeyenler, çok şey kaçırdınız. Son olarak bu olaylardan sonra hala dinlemeyen varsa –özellikle EXID’yi- bir dinlesin derim ben. Ha, dinlerken de “oynanmıştır oğlum bunun sesiyle.” Triplerine girmeyelim. Test ettik, onayladık. Kızlar harbi çıktı! Rania’nın olmasa da EXID’nin fandomuna ben de geç bir giriş yaptım artık, gönül rahatlığıyla!

L.E.G.O Gülsüm’den saygılar!!



Not;; Rania'nın fotoğrafını  "K-Pop Turkey/터키" sayfasından aldım. EXID'nin ki ise, Türkiye'den ayrılırken çekildikleri fotoğraf. Benim fotoğraf çekme imkanım olmadı. Kaynak belirteyim! ^^ 


26 Ocak 2013 Cumartesi

2012’den Bana Kalanlar


2013’ün ikinci ayına girerken böyle bir yazıyı yazmakta biraz geç mi kaldım? Bilmiyorum. Ama biraz üşenmel biraz da “Aman kim okuyor ki zaten?!” düşüncesi ile erteledim durdum. Bu güne kısmetmiş.

Başlık pek belli etmese de K-pop temalı bir yazı benimki. 2012’de Kpop’da resmen bir deliliğe şahit olduk hepimiz! Merak ediyorum, kaç grup çıktı sayan oldu mu? Debut yapan grupların yanında bir de bir single yayınlayıp sahneye çıkamayan,teaser yayınlayıp çıkış yapamayanlara da bakarsak saymak imkansız oluyor. Hani bir ümit kapımı çalıp “Kalk Gülsüm, seni de idol yapalım.” Diyecek bir şirket beklemiştim, yalan olmasın. –hehe- 2012 çaylaklarından sevdiklerim gibi küfür ettiklerim de oldu “Yok artık lan!” dediklerim oldu ama çoğuna bakmadım bile. bazen içlerinde belki çok iyileri vardır da kaçırıyorumdur diye üzülüyorum ama ben de af edersiniz ama bokta boncuk aramaya üşeniyorum haliyle.

Her neyse, pek uzatmadan 2012’den bana kalan 5 çaylağı yazıvereyim TOP5’im! –haha-

Bir numaraaaaam: BtoB

Born to Beat! Top 5 listesinde sondan başlamak gerekirdi ama vereyim birinciden. Bir Cube delisi olarak bir numaralı çaylağımın Cube’den çıkması tesadüf değildir her halde. Efenim, Apink’in çıkışından beri “yeni erkek grubuuuumuz” diye salyalarımı akıtıyordum. Ve yine canım şirketim beni hayal kırıklığına uğratmadı ve “Alda sus!” der gibi gönderdi BtoB’yi! Kulak, göz, gönül dolduran bir grup olmuş BtoB. Ayrıca “Debut yaptık gidiyoruz.” Demeyip sürekli aktif kalmaları da ayrı bir güzellikti.

Amaaa… İşin bir de aması var işte! BtoB 2012 tarihine “En talihsiz çaylaklar” olarak geçti bana kalırsa. Zaten hep yakındığım şeydir Cube’un adam gibi debut yaptıramaması. Diğer şirketler bir grup çıkaracaklarında haftalarca caz yapıyorlar. Ama Cube? Sessiz,sedasız 2 teaser, bir bakıyorsun grup çıkmış! Sonra ne oluyor? Oy alamamayı geçtim aday bile edilmediler ödüllere. Tek bir tanecik, nazarlık bir ödülümüz oldu sonunda. Ödülsüz de olsalar, benim çaylaklarım BtoB. Dinlemeyen kaldıysa şiddetle,ölümüne tavsiye diyorum. “Yeni Jenerasyonun Yıldızları.” İle tanışın!


#2: Noh Jihoon (ya da Roh Jihoon)

Buyurunuz, beklemekten böğrümün solduğu bir Cube çaylağı daha! Hatırlar mısınız? 2011’in yazında “Cube Noh Jihoon’la anlaştı.” Diye bir haber dolaşıyordu. Sonra ne hikmetse bu çocuk buhar olup uçmuştu. Bir ara varlığını bile unutmuştum doğrusu. Sonra başını yeniden göstermeye başladı ve “geliyorum demeyen bir debutla” çıkışını yaptı. Neyse ki BtoB kadar şanssız değildi bu kardeşimiz. Bunun da en büyük sebebi Kpop dünyasının 5-6 sevimli sevimli oğlandan oluşan gruplardan bıkıp artık tek başına şöyle sesiyle ve dansıyla göz dolduran birini aramasıydı. Ve Jihoon da “Buradayım!” deyince haliyle ir dönüp baktılar. Tabii “şanssız değildi” derken öyle ortalığı kasıp kavurduğu da söylenemez ama yetinilebilir. Ha bir de bir dee Noh Jihoon ve BtoB üyeleri aynı yurtta kalıyormuş. Neyseee.


#3: Busker Busker 

E o zaman buraya Exo ve Bap fanlarına selam vererek başlayayım! HAHAHA! “En İyi Yeni” BtoB’nin aday edilmediği o ankette bendenizin bütün oyları Busker Busker’a gitmişti. Klasik Kpop fanları bu işe biraz kızmış olsa da Busker Busker o ödülü tamamen hak ederek aldı. Helali hoş olsun! Dış görünüşün,sahne şovunun ve şirketlerin ölümüne kapıştığı o oylamadan üçü de olmadan salt yetenekle birinci çıkmaları bile gurur verici. O ödülü aldıklarını otobüste öğrendim ve aklıma gelen ilk şey “Aylardır Exotic vs Baby kapışmasını izliyordum ama zafer benim oldu!!” Haha! Ama gerçekten, dinlemediyseniz bir açın bakın adamların müzikleri huzur vermiyor mu Allah aşkına?


#4: Ailee

Ailee listemdeki tek kız. Ben bu kızın insanüstü olduğuna inanıyorum! Ses, yüz,vücut.. Her şeyinin güzel olmasına bir açıklama isterim ben! İtiraf edeceğim ilk başta benim için dünyanın en itici kızıydı. Wheesung ile yaptığı araba selcasıyla girmişti çünkü görüş alanıma! Ve doğal olarak nefretlikti. Klibini de sırf Gikwang oynuyor diye açmıştım ama 35. saniyeden sonra “Gikwang kim yaa?” diyerek Ailee büyüsüne kapılmıştım. Hevın Hevın …. Gözümü açtığımda debut öncesi yaptığı coverları izliyordum en son. Ve asıl “Halo” sunu izledikten sonra “Aşığım sana Ailee” moduma girdim, çıkamıyorum. Neyse ki Ailee hak ettiği değeri bulan nadir yetenekler arasına adını yazdırdı. 2012’nin en parlak çaylağıydı kendisi. “Yeni bir Boa mı?” dedim ben, bilemiyorum.



#5: Nu’est



Gel gelelim Plediiiis… Şu şirket Kore tarihinde gördüğüm en dandik şirketlerden biri CCM ile yarışacak seviyede. Ama nedense sanatçılarını pek bir seviyorum. Bu yıl da Nu’est gibi bir grubu bize hediye etmiş bulundular, eksik olmasınlar. Ama şimdiden Nu’est grubunun geleceğini görüyorum ve ne yazık ki çok da parlak görünmüyor. Bunlar için de ikinci bir UKiss desem sanırım çok haksız sayılmam. E bunun sebebi de artık gruba doymuşluk, değil mi? Ne kadar iyi müzik yaparlarsa yapsınlar lanetlenmiş gibi bir türlü başarıyı elde edemeyecekler gibi geliyor, öyle de olacak zaten çok bariz ortada. Nu’est biraz da tipten kaybediyor sanki? İlk bakışta klasik bir Kpop grubundan hiçbir farkı yok, insanı dinlemeye çekecek bir fark yaratmıyorlar grup görüntüsü olarak. Hatta After School üyesi tadındaki Ren’imizin antipati topladığı bile oluyor. Ama ön yargıyı bırakıp bir bakmak lazım bu çocuklara. Bunlardaki ışığı görüyor olan tek ben olamam değil mi?

Eh, böyle işte benim ilk 5’im. Biraz uzun yazdım sanırım. Yine de okuyanlara teşekkürler. Hazır uzatmışken şunu da ekleyeyim;, 2Bic, Lee Hi ve B.a.p ilk 5’ime koyamasam da geçtiğimiz yıl ilgimi çekenlerdendi.

Bir dahaki yazıda görüşmek üzere o zaman.









22 Aralık 2012 Cumartesi

Koreseverler’de Anlamlandıramadığım Düşünceler


Yaklaşık 5 yıldır Kore ve K-pop’la ilgilenen ve bu işe ilgili duyan insanların ortak fikirde olduğu bir takım şeylere bir türlü anlam veremeyen biri olarak böyle bir yazıyı çıkarmış bulundum. Hem de aylar önce açıp da bir uğramadığım bloguma bir göz gezdireyim dedim, doğrusu okurken biraz sinirlenip “Ne diyor ya bu?!” diyebilirsiniz. Olsun.

“TVXQ ≠ DBSK”

 Bu katılmadığım bir düşünce değil de yanlış bir bilgi aslında, ama beni en çok rahatsız eden şeylerin başında geldiği için bunu yazmak istedim ilk sıraya. Özellikle 2010 yılından sonra K-pop fanı olmuş insanların kafasında oluşan bu düşünce, nereden çıktı bilmiyorum ama beni deli etmek için başlı başına bir neden. TVXQ isminin JYJ üyeleri gruptan ayrıldıktan sonra kullanıldığını kim, ne zaman söyledi acaba? TVXQ 2003 yılında kurulduğundan beri adı “TVXQ//DBSK//Tohoshinki” şeklinde geçer. DBSK “Dong Bang Shin Ki” yani “Doğu’nun Yükselen Tantıları”nın Korecesi, TVXQ ise “Tong Vfang Xien Qi”  yani Çince isim, Tohoshinki ise Japoncası. Bu konuda bu kadar hassas duruyor olmamın sebebi ise zaten JYJ üyeleri ve Homin-SM arasındaki davanın nedeninin büyük oranda bu isimden doğuyor olmasıdır. Yani hızla yayılmaya devam eden bu düşüncenin bir an önce bir şekilde durması gerekiyor!


“Yetenek Abidesi Choi Siwon(!)”

Başlığı görür görmez yazıyı okuyan ELF’lerin “Ne diyor ya bu?!” şeklinde sinirlendiğini duyar gibiyim. Ama yıllardır bu oğlanın,evet bu yakışıklı oğlanın, grupta kas fan servisi yapmaktan başka amacını çözebilmişliğim yok. Ama K-pop’ın hayran kitlesini düşünecek olursak SM tarafından gruba en akıllıca yerleştirilmiş üye diyebilirim. Her hangi bir şey yapmadan, sadece tişörtünü kaldırarak fan toplamak, daha iyi ne olabilirdi ki?



“Masum Oppalar, Saldırgan Unniler?!”

İşte, işte yıllardır bitmek bilmeyen, yine de son zamanlarda biraz azaldığını gördüğüm bir muhabbet bu. Özellikle erkek gruplarına fazla fazla bağlanan hayranların, sevgili “oppalarının” yanında gördükleri her kıza “onu askıntılık ediyor” muamelesi yapması kadar can sıkıcı çok az şey vardır her halde. Bunun sahnede sadece bir kareografi, sahne arkasında da iyi arkadaşlık olabileceğini anlamamaları çok garip. Ha bir de sürekli kız gruplarını “Açarak ünlü oldu.” diye eleştirirken sırf yakışıklı diye sevdikleri çoğu erkek idolun yetenekten yoksun olması da ciddi bir ironidir. Öyle olmasaydı parlak giyimli oppalara tapan arkadaşlar Choi Jinil, Lim Tae Kyung gibi isimleri okuyup “Kim ki onlar?” demezlerdi, neysee…


“Muhteşem Kraliçe Yoon Eun Hye” 


… Vee bizim Kore fanlarının yerlere göklere sığdıramadığı, benimse büyük, çok kocaman bir anti pati duyduğum arkadaş Eunhye, bir bilene sorsak mı acaba Eunhye’yi niçin sevdiklerini? Çok mu güzel? Yooo… Hadi diyelim güzellik göreceli, bu arkadaşın yapmacıklığı ne olacak? Çok iyi oynuyormuş Eunhye, ben oynarken oynadığını bu kadar belli eden iyi oyuncu (!) görmedim doğrusu.




“Biblo Görünümlü Ulzzanlar”

Son bir iki yılda Türk, yabancı bütün Kore hayranlarında aşırı bir Ulzzang severlik görüyorum ve şaşkınlıkla izliyorum! Peki, kabul etmeliyim ki bazen gerçekten güzel görünüyorlar. Ama işi abartıp gözlerine bilye gibi lensler takıp, yüzlerine vampir beyazlatıcılarını sürdükten sonra nasıl sevilesi olabilirler ki? Yine de sevmeyen, sevemeyen bir ben kaldım sanırım?! Bir de bu bizim küçük, sevimli yaratıklar Korelilerin aslında ne kadar da kompleksli bir millet olduğunun göstergesi bana kalırsa. Düşünsenize kahverengi ve çizgi gözlü, esmer birisi 12-20 dakikalık bir işlemle kocaman, mavi ya da yeşil –hatta abartıp lacivert- gözlü, beyaz ve kusursuz tenli birine dönüşüyor! Ne kadar da güzel değil mi?

Şöyle bir baktım da sanırım genel olarak bu konularda çoğu Kore fanından ayrılıyorum, dahası da vardır eminim ama aklıma gelenler bunlar. Gerçi aylardır yazı bile yazmadığımdan dolayı hiç okuyucum olmayabilir, olsun. Eğer okuyorsan, takipte kal! ^^









28 Ağustos 2012 Salı

İlk Blog Yazısı



Henüz tam olarak blogger gibi hissettirmese de heyecanlı bir şeymiş blogunun olması. Hele bu ilk yazı işini çok sevdim. İlk göz ağrısı gibi. Hehe.

Daha blogu oluşturur oluşturmaz “Ne yazacağım oğlum buraya?!” olayı sardı beni. Cidden henüz ne yazacağımı bilmesem de “Bir besmele çekelim de buluruz bir şeyler.” Diyerekten atıldım blog dünyasına. Yine de çok zor olmasa diye düşünüyorum yazacak şey bulmak. Olmadı bol keseden fangirllük yaparım, anti fangirllük yaparım. Yeri gelir dizi,film paylaşırım, öneririm. Ama “Ay oppam oynuyor çok tatlı yaa.” demeden yaparım bunu. Bir bakmışsınız ilk aşkımı anlatıyorum, sonra bir okul anımı falan… derken derken ben de baya baya blog yazarı olmuş oluveririm.

Nefret ettiklerimi de çok anlatırım. Özellikle “Bir Death Note’um olsa da yazsam!” dediklerimden bahsederim. 18 yaşında kokulu kalem kullanan, üniversiteyi kazanmış olsa da “okulda kullanırım.” Diyerek kalemlik falan alan bir kızın ne işi olur Death Note’la demeyin, lazım oluyor bazen.

Demem o ki bol bol anlatırım ben. Birkaç da okuyucu buldum mu oh ne rahat! Gariban bir yazar olup yuvarlanıp giderim ben de. Maksat blog işine de el atmadık demeyelim. Ona da bulaştık ya Allah sonumuzu hayretsin.